Adaleti Yeniden Tahsis Edip Karanlığı Aydınlığa Çevireceğiz! İŞ İNSANI MURAT KUDRET YAZDI...

GÜNDEM 03.09.2022 - 21:50, Güncelleme: 21.09.2022 - 11:39 1105+ kez okundu.
 

Adaleti Yeniden Tahsis Edip Karanlığı Aydınlığa Çevireceğiz! İŞ İNSANI MURAT KUDRET YAZDI...

Adaleti Yeniden Tahsis Edip Karanlığı Aydınlığa Çevireceğiz!
“Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki?” İŞ İNSANI MURAT KUDRET YAZDI... Aurelius Augustinus      Devlet bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığından beri, sosyal ve ekonomik hayatı düzenleyen bir aparat olmanın çok ötesine geçti. Siyasetin merkezindeki temel kurum olarak bir ülke içindeki yaşamı en ince ayrıntısına kadar düzenleyen hatta ülkeler arasındaki ilişkileri de belirleyen bir kurum haline geldi. Devlet denilen kurumu en nihayetinde insanlar yönetiyor ve devlet işleyişinde bozulma sıkça rastlanan bir durum. O halde devletin işlevli ve gerekli kılan şey nedir? Devlet, herkesin devleti olduğu ve insanlar arasında adaleti sağlayabildiği ölçüde işlevini yerine getirebilir. Devlet, herkesin devleti değilse ya da olamıyorsa, toplumdaki belli bir grubun çıkarlarını koruyan, o grubun işlediği suçlara şemsiye tutan bir aparat haline gelir. Bu da Augustinus’un bahsettiği çete olma durumunun ta kendisidir.     Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: 2000 yıllık devlet geleneğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinde devlet, AKP’nin elinde bir kabile devleti olmaya doğru ilerliyor. AKP hükümetinin devletin bütün kurumlarını işlevsiz hale getirip, onu bir avuç elitle Saray’dan yönetmeye çalıştığını biliyoruz. Fakat sadece bu da değil. Öyle olsa, bunu kötü bir otokratik yönetim olarak adlandırıp, bir şekilde yürüyen bir devlet yönetiminden bahsedebilirdik. Tablo bundan çok daha kötü durumda. Gazeteci Timur Soykan’ın yargı sistemi ile ilgili yakın zamanda verdiği bilgiler durumun vahametini gözler önüne seriyor. Her mafya grubu özellikle yargı içinde bir şekilde örgütlenmiş. Mafyanın yargıçları, savcıları, polisleri var. Mafya için sokak çatışması neredeyse demode artık. Savcıları ve hakimleri eliyle rakiplerine adli operasyon çekiyorlar. Bizzat kendisi çete kurup başına geçmiş savcılar var. Uyuşturucu baronu savcı varmış mesela, kuryeleri de polis. Adam kendine bir uyuşturucu rotası bile oluşturmuş. Yabancı ülke ajanlarıyla çalışan savcı da varmış izlediğimiz kadarıyla. Parça başı çalışan, siparişle operasyon yapan, operasyonun büyüklüğüne göre para alan da. Bu yozlaşma artık kesinlikle bireysel değil, toplumsal. Ve elbette toplumun yozlaşması 20 yıllık AKP iktidarının kurduğu sistemin bir çıktısı. Şu anda sistem belli bir grubun tamamen cezasızlık ayrıcalığından yararlandığı ve bu olanaklarla ülkenin bütün kaynaklarını yağmaladığı bir yapı üzerinden ilerliyor.     Devletin devlet olmaktan çıkması elbette sadece yargı sisteminde değil, kapısı Saray’a açılan her konuda ve her kurumda geçerli bir durum. Neredeyse her bakan, bakanlığına bağlı bir iş kolunda patron. Bakanlık görevi, ilgili şirketi daha da zengin etmek için kullanılan bir araç sadece. Hatırlayalım, devlete kendi ürettiği dezenfektanı fahiş fiyata satan bakan, kendi arazilerinin olduğu yere özel turizm düzenlemesi yapan bakan, başka kurumları ve şirketleri oğlunun şirketiyle çalışmaya zorlayan bakan, yurt dışına “beyaz peynir” satan ve bakkal poşeti içinde yardım için maske götüren üst düzey yetkili. Örnekler uzar gider. Durum Can Yücel’in Vaziyet-i Umumi şiirinde belirttiği gibidir.     Tablonun karanlık olduğu doğru. Ancak tamamen karanlık değil. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiye yaptığı çağrıdan sonra oluşan hareketlilikten anladığımız kadarıyla halen umutlu olmamızı sağlayan ve yeniden başlarken tutunacağımız sınırlı bir kadro var. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığı, bürokrasiye kendisine çeki düzen verme çağrısı ve kim olduğunu hatırlatma olarak da okunabilir. Art arda festival yasaklayan valilere bunu hatırlatması oldukça isabetli ve devletin yakın gelecekte nasıl bir mantıkla yönetileceğinin işaretlerini de vermektedir.     Devleti bir çeteden ayıran temel çizgi herkesin devleti olması ve adaleti sağlamasıdır. Her kademedeki devlet memurunun görevi sadece bununla ilgilidir. Yasalar vardır ve bu yasalar herkes için geçerlidir. Devletin kurumları ve çalışanları bu yasaların çerçevesinin dışına asla çıkamaz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bunu öne çıkarması, sistemi yeniden inşa ederken sürece nasıl önderlik edeceğinin işaretlerini de veriyor. Bize düşen görev önce seçimi kazanmak ardından Sayın Kılıçdaroğlu’nun her kademedeki ekibinin bir parçası olarak kendisine kolaylaştırıcı bir rol oynamaktır. muratkudret.com    
Adaleti Yeniden Tahsis Edip Karanlığı Aydınlığa Çevireceğiz!

“Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki?” İŞ İNSANI MURAT KUDRET YAZDI...

Aurelius Augustinus

     Devlet bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığından beri, sosyal ve ekonomik hayatı düzenleyen bir aparat olmanın çok ötesine geçti. Siyasetin merkezindeki temel kurum olarak bir ülke içindeki yaşamı en ince ayrıntısına kadar düzenleyen hatta ülkeler arasındaki ilişkileri de belirleyen bir kurum haline geldi. Devlet denilen kurumu en nihayetinde insanlar yönetiyor ve devlet işleyişinde bozulma sıkça rastlanan bir durum. O halde devletin işlevli ve gerekli kılan şey nedir?

Devlet, herkesin devleti olduğu ve insanlar arasında adaleti sağlayabildiği ölçüde işlevini yerine getirebilir. Devlet, herkesin devleti değilse ya da olamıyorsa, toplumdaki belli bir grubun çıkarlarını koruyan, o grubun işlediği suçlara şemsiye tutan bir aparat haline gelir. Bu da Augustinus’un bahsettiği çete olma durumunun ta kendisidir.

    Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: 2000 yıllık devlet geleneğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinde devlet, AKP’nin elinde bir kabile devleti olmaya doğru ilerliyor. AKP hükümetinin devletin bütün kurumlarını işlevsiz hale getirip, onu bir avuç elitle Saray’dan yönetmeye çalıştığını biliyoruz. Fakat sadece bu da değil. Öyle olsa, bunu kötü bir otokratik yönetim olarak adlandırıp, bir şekilde yürüyen bir devlet yönetiminden bahsedebilirdik.

Tablo bundan çok daha kötü durumda. Gazeteci Timur Soykan’ın yargı sistemi ile ilgili yakın zamanda verdiği bilgiler durumun vahametini gözler önüne seriyor. Her mafya grubu özellikle yargı içinde bir şekilde örgütlenmiş. Mafyanın yargıçları, savcıları, polisleri var. Mafya için sokak çatışması neredeyse demode artık. Savcıları ve hakimleri eliyle rakiplerine adli operasyon çekiyorlar. Bizzat kendisi çete kurup başına geçmiş savcılar var. Uyuşturucu baronu savcı varmış mesela, kuryeleri de polis. Adam kendine bir uyuşturucu rotası bile oluşturmuş. Yabancı ülke ajanlarıyla çalışan savcı da varmış izlediğimiz kadarıyla. Parça başı çalışan, siparişle operasyon yapan, operasyonun büyüklüğüne göre para alan da. Bu yozlaşma artık kesinlikle bireysel değil, toplumsal. Ve elbette toplumun yozlaşması 20 yıllık AKP iktidarının kurduğu sistemin bir çıktısı. Şu anda sistem belli bir grubun tamamen cezasızlık ayrıcalığından yararlandığı ve bu olanaklarla ülkenin bütün kaynaklarını yağmaladığı bir yapı üzerinden ilerliyor.

    Devletin devlet olmaktan çıkması elbette sadece yargı sisteminde değil, kapısı Saray’a açılan her konuda ve her kurumda geçerli bir durum. Neredeyse her bakan, bakanlığına bağlı bir iş kolunda patron. Bakanlık görevi, ilgili şirketi daha da zengin etmek için kullanılan bir araç sadece. Hatırlayalım, devlete kendi ürettiği dezenfektanı fahiş fiyata satan bakan, kendi arazilerinin olduğu yere özel turizm düzenlemesi yapan bakan, başka kurumları ve şirketleri oğlunun şirketiyle çalışmaya zorlayan bakan, yurt dışına “beyaz peynir” satan ve bakkal poşeti içinde yardım için maske götüren üst düzey yetkili. Örnekler uzar gider. Durum Can Yücel’in Vaziyet-i Umumi şiirinde belirttiği gibidir.

    Tablonun karanlık olduğu doğru. Ancak tamamen karanlık değil. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiye yaptığı çağrıdan sonra oluşan hareketlilikten anladığımız kadarıyla halen umutlu olmamızı sağlayan ve yeniden başlarken tutunacağımız sınırlı bir kadro var. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığı, bürokrasiye kendisine çeki düzen verme çağrısı ve kim olduğunu hatırlatma olarak da okunabilir. Art arda festival yasaklayan valilere bunu hatırlatması oldukça isabetli ve devletin yakın gelecekte nasıl bir mantıkla yönetileceğinin işaretlerini de vermektedir.

    Devleti bir çeteden ayıran temel çizgi herkesin devleti olması ve adaleti sağlamasıdır. Her kademedeki devlet memurunun görevi sadece bununla ilgilidir. Yasalar vardır ve bu yasalar herkes için geçerlidir. Devletin kurumları ve çalışanları bu yasaların çerçevesinin dışına asla çıkamaz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bunu öne çıkarması, sistemi yeniden inşa ederken sürece nasıl önderlik edeceğinin işaretlerini de veriyor. Bize düşen görev önce seçimi kazanmak ardından Sayın Kılıçdaroğlu’nun her kademedeki ekibinin bir parçası olarak kendisine kolaylaştırıcı bir rol oynamaktır.

muratkudret.com

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sovtna.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.